'Egoist bir veda bu...
Gitme.
Biraz daha sev.'
Dedi... Gitmek gerekti.Bilmedi.
Her gidiş istekli değildi.Ölümcül krizler eşliğinde , döke saça parçalarını, gitmek vardı bir de.Öyle bir gitmek ki bedeninin attığı her adımda ruhun geriye kaçıyor... Öyle bir gitmekti, bilmedi.
Dilinde tutuklu kalıyor harfler , dökülemiyor.Elleri donuyor insanın elleri , yanıyor içi.Uzansa kül...
Bir veda havası kokuyor , çaresiz kaldırıyorsun ellerini , bir el sallayışla noktalıyorsun herşeyi... Ruhunla bedenin ayrılır gibi birşey oluyor , ama ölmüyorsun.Arkanı dönüyorsun.
İlk adımını attığında boğazındaki düğüm çözülüyor , bir damla süzülüyor yanaklarından...
Gizliyorsun , bir hıçkırık duyuyorsun ardında...
Bir kez daha ölüyorsun. Ah bilse diyorsun ah ... Bu veda ZORunlu.
"Gitme" diyor bir ses...
Susuyorsun , susmalısın... Bir kelime çıksa dudaklarından , gidemezsin , biliyorsun.
Umursamaz bir edaya bürünüp ikin.ci adımını atıyorsun, ve üçüncü ve dördüncü , beş , altı...
Adım adım uzaklaşıyorsun ondan , en çok kendinden...
Gözden kaybolduğunu anladığında daha fazla dayanamayıp çöküyorsun yere, bitap...
Bitti yazıyor gözlerinde , kapkaranlık...
Bittiğinin resmi çizliyor iki kaldırım arasına.
Derken bir tasvir yapılıyor isminin yanına ; yaşayan ölü...
Filcümle;
Giden sen , ölen de...
Tuba.
Ocak.25.2010